İsagoci şerhi Fenarî ve kenarında hâşiyesi -Kul Ahmed

Esîrüddin Ebherî’nin (ö. 663/1265) Arapça kaleme aldığı, klasik mantığın konularını olabilecek en kısa ve veciz bir şekilde özetleyen, İslâm mantık tarihinin en meşhur ve yaygın eseridir; er-Risâle fi’l-Mantık veya er-Risâletü’l-Esîriyye fi’l-Mantık adıyla da anılmaktadır.

Aslında ‘Îsâgûcî’ adı, ‘Giriş’ anlamına gelen Grekçe ‘Eisagoge’ sözcüğünün Arapça harflerle telaffuzundan gelmektedir ve bazen ‘Medhal’ ile karşılansa da bu şekilde ‘Îsâgûcî’ kullanımı daha çok yaygınlık kazanmıştır. Aristoteles şarihlerinden Porphyrios’un (ö. 305), Kategoriler kitabına bir ‘giriş’ olsun diye yazdığı meşhur Eisagoge isimli kısa metni, sadece beş tümel (külliyyât-ı hams) konusunu ele alırken XIII. yüzyılda Ebherî’nin yazmış olduğu Îsâgûcî risalesi, sadece beş tümel konusunu değil ‘giriş ve başlangıç’ seviyesinde Kategoriler hariç mantığın tüm konularını kuşatmaktadır.

Ebherî, Îsâgûcî’de İbn Sînâcı mantık geleneğini takip etmektedir; temelde tasavvur-tasdik ayrımına dayanan risale, şarihler tarafından tasavvuratın ilkeleri-beş tümel; tasavvuratın maksatları-tanım; tasdikatın ilkeleri-önermeler; tasdikatın maksatları-kıyas ve kıyasın maddesi-beş sanat olmak üzere beş ana kısma-bâba bölümlenmektedir. Îsâgûcî’de beş tümel ve tanım konusundan sonra önermeler bahsi, çelişki ve düz döndürme şeklindeki hükümleriyle birlikte özetlenmiştir. Ardından kıyas, yine İbn Sinâcı iktirani-istisnâî kıyas sistemine dayanarak işlenmiş; kıyasın maddesi bağlamında öncelikle beş sanattan (sınâ‘ât-ı hams) Burhan ve burhanı oluşturan yakîniyyât türü öncüller, kısa örneklerle açıklanmış; ardından geriye kalan sanatlar Cedel, Hatâbe, Şiir ve Muğalata başlıkları altında birer cümleyle tanımlanarak risale tamamlamıştır. Îsâgûcî’de önermelerin kiplerine, ters döndürme konusuna, kipli kıyaslar (muhtalitât) ve temsil, istikra gibi istidlal türleri konularına hiç girilmemiştir.

Îsâgûcî, sehl-i mümteni denilebilecek tarzda çok başarılı bir ihtisar olduğu içindir ki sonrasında hem tedris faaliyetinin vaz geçilmez bir unsuru olmuş, Osmanlı dönemi ve genelde İslâm dünyasında medrese eğitiminin başlangıç metinlerinden biri haline gelmiş, hem de şerh ve hâşiyelerle açımlanarak kendine has büyük bir gelenek oluşturmayı başarmıştır. Böyle gelenek oluşturucu metinler içinde belki de İslâm dünyasında Îsâgûcî’den daha yaygın, kuşatıcı ve sürekliliğe sahip başka bir eser bulunmamaktadır. Îsâgûcî üzerine modern zamanlara kadar, yüzyıllara sâri bir şekilde şerh, hâşiye, hâşiyeye hâşiye, tekmile, tercüme, nazım, tertip tarzlarında tespit edilebildiğimiz kadarıyla toplam 149 çalışma yapılmış ve bu çalışmaların 56’sı doğrudan Îsâgûcî üzerine, 93’ü ise bunlarla bağlantılı olarak kaleme alınmıştır. Bu şerh-hâşiye zincirleri içinde de en meşhurları, ilk şerh sayılan Hüsâmeddin el-Kâtî (ö. 1359) şerhi ile buna Muhyiddin et-Tâlişî’nin (ö. 1480’den sonra) yazdığı hâşiye ve Molla Fenârî (ö. 1431) şerhi ile buna Kul Ahmed b. Hızır’ın (ö.1543) yazdığı hâşiyedir. Bu iki şerh-hâşiye zinciri dışında Zekeriyya el-Ensârî’nin (ö. 1520) el-Matla‘ isimli şerhi, Ahdarî’nin (ö. 1575) manzum Süllem şerhi, Mağnisâvî’nin (ö. 1807) Muğni’t-Tullâb şerhi ve Mehmed Emin Şirvânî’nin (ö. 1627) Molla Fenarî şerhinin girişine yazmış olduğu ve Cihet-i Vahde risale geleneğini başlatan şerh çalışması öne çıkmaktadır.

Açılış Fiyatı: 24.000 TL

Peyiniz: TL

Güncel Fiyat: TL Lot Sizde Değil Lot Sizde

Komisyon: 15%
Currency Converter: