Günümüze tek nüshası ulaştığı bilinen Kitâbu’l-Hurûf’un ilmî neşri Muhsin Mehdi tarafından yapılmıştır (Beyrut 1970). Eser ismindeki “hurûf” kelimesi, Arapçada edat anlamına gelen “harf” kelimesinin çoğulu olup “keyfe” (nitelik), “kem” (nicelik), “metâ” (zamanda oluş) ve “eyne” (mekânda oluş) gibi kategori isimleri olarak kullanılan edatları ifade eder. Dolayısıyla kitap adını bilhassa kategorilerin incelendiği birinci bölümden alır.
Kitâbu’l-Hurûf, iki ana bölümden oluşur. Birinci bölümde Fârâbî, Fî ağrâzî’l-Hakîm’de metafiziğin konusunun mutlak varlık olduğunu belirtir. Dolayısıyla Kitâbu’l-Hurûf’un ilk bölümü, bir yandan metafiziğin konusunun kavramsal açıklamasının yapıldığı, diğer yandan da varlık anlamının farklı bulunuşlarının ve kiplerinin incelendiği bölümdür. Bölümün iki temel sorusu vardır. Birincisi şudur: Var olmak ne anlama gelir? Bu bağlamda Fârâbî, mevcûd ve vücûd kelimelerinin Arapçada hangi anlamlarda kullanıldığını ve felsefî anlamları kazanma sürecini özetledikten sonra felsefî bir mesele olarak varlık yüklemini tartışır. Fârâbî, Kitâbu’l-Hurûf’ta mevcûdun üç anlamı olduğu sonucuna ulaşır: (i) Kategori, (ii) Doğru (zihinde bulunup dış dünyaya örtüşen önerme), (iii) Şeyin (zihinde tasavvur edilip edilmediğinden bağımsız olarak) zihin dışında bir mahiyete sahip olması. Fârâbî’nin Kitâbu’l-Hurûf’ta mevcûda ilişkin tahlillerinin düşünce tarihi bakımından en önemli yönlerinden biri, hem yoktan yaratma görüşüne hem de panteizme yönelik eleştiriler içermesidir.
Starting Bid: 24,000 TL
Your Maximum Bid: TL
Current Price: TL Losing Winning
Bids
0Share