El Felah şerhül Merah / الفلاح شرح المراح وهو (شرح مراح الأرواح في الصرف
14X20 ÖLÇÜSÜNDE 260 SAYFA
Share
TEZHİPLİ ŞİFA-I ŞERİF
16X24 CM ÖLÇÜSÜNDE 450 SAYFA
Şifâ-i Şerif; gönüllerde Peygamber sevgisini tutuşturmak, O'nu bütün yönleriyle tanıtıp anlatmak ve Müslümanlara, Sultân-ı Enbiyâ'nın haklarını savunmayı öğretmek maksadıyla yaklaşık 9 asır önce Endülüslü tanınmış alim Kâdî İyâz tarafından kaleme alınmış bir eserdir.
Share
TARİKAT-İ MUHAMMEDİYE- MAHMUT BİN HASAN BİN SÜLEYMAN
14X20 ÖLÇÜ 450 SAYFA
Et-Tarikatü'l-Muhammediyye din, ahlak ve tasavvuf konularıyla ilgili çok tanınmış Arapça bir eserdir. Yazılışından günümüze kadar toplumumuzda bir başucu kitabı olarak okunmuş, okutulmuştur.
Share
Tercüme-i Manzûme-i Pend-i Attâr Âlî (Mehmed bin Seyyid Mehmed el-Muhterem el-Hasenî)
İKİ KİTAP TEK CİLTTEDİR 48+200 SAYFA HAŞİYELİ
Share
Şerhu's-Siraciyye-Molla Muslihuddin Muhammed b. Salâ b. Celâluddin Multavî el-Lârî'
14X20 ÖLÇÜSÜNDE
Share
Share
BİRGİLİ (BİRGİVÎ) MEHMED EFENDİ, Birgivî Muhammed Efendi, İmam Birgivî
12X16 ÖLÇÜSÜNDE 240 SAYFA
Birgili Mehmed Efendi’nin tam adı Mehmed b. Pîr Ali b. İskender’dir. 10 Cemaziyelevvel 929 (27 Mart 1523) tarihinde Balıkesir’de dünyaya gelmiştir. Babası Pîr Ali Efendi Balıkesir’de müderrislik yapan, zaviye ashabından âlim bir kişidir.
Birgi’de doğan, Sultan II. Selim’in hocası Ataullah Efendi ile yakın dostluğu olan Birgili Mehmed Efendi, Ataullah Efendi’nin memleketi Birgi’de yaptırdığı yeni medresenin başına geçmiş ve ömrünün sonuna kadar burada görev yapmıştır. Bu sebepten ötürü de “Birgili” adıyla meşhur olmuştur. Birgili Mehmed Efendi’nin İzmir’in Ödemiş ilçesinin bir kasabası olan Birgi’ye geliş tarihinin 971/1564 olduğu tahmin edilmektedir. (Arslan 1992: 32).
Birgili Mehmed Efendi hurafelerden arındırılmış, kaynağını Kur’an ve sünnetten alan bir İslâm’ı halka anlatmayı şiar edinmiştir. Yazdığı risalelerde para ile Kur’an okutulmasına, herhangi bir ibadet karşılığında ücret alınmasına karşı çıkmıştır. Ebussu’ûd Efendi, Kadı Bilalzâde gibi devrin tanınmış âlimlerine karşı İnkâzü’l-Hâlikîn, Seyfü’s-Sârim, İkâzü’n-Nâ’imîn ve İfhâmü’l-Kâsırîn gibi risaleler hâlinde reddiyeler yazmıştır.
52 yaşında iken 981/1573 yılında İstanbul yolculuğuna çıktığı esnada veba salgınından dolayı vefat etmiştir. Cenazesi Birgi’ye getirilerek defnedilmiştir. Kabri, Birgi’de rivayete göre kendi eliyle diktiği büyük bir servi ağacının dibinde bulunmaktadır.
Share
BUSTAN ( BÜSTAN ) - SADİ-İ ŞİRAZİ
14X20 cm ÖLÇÜSÜNDE 248 SAYFA ve çok nadir eski bir eserdir.
Şeyh Saʿdî-i Şîrâzî (Farsça: سعدی شیرازی Saʿdī-ye Šīrāzī) veya Ebû Muḥammed Müşerrifü'd-Dîn Muṣlıḥ b. ʿAbdillâh b. Müşerrif Şîrâzî (Farsça: ابومحمّد مشرّفالدین مصلح بن عبدالله بن مشرّف شیرازی; d. 1210, Şiraz - ö. 1292, Şiraz), Fars şâir ve İslam âlimi.
Salgur Atabegliği'nin hüküm sürdüğü sırada günümüz İran topraklarının Şiraz kentinde doğmuştur. Çocukken babasını kaybedip dedesi ve amcası tarafından yetiştirilmiştir. Daha sonra Bağdat'a gidip Nizamiye Medreseleri'nde öğrenimini tamamlamıştır.
30 yıl boyunca Hindistan ve Kuzey Afrika'yı dolaştıktan sonra 1256'da memleketi Şiraz'a dönerek şiirlerini yazmaya başlamıştır. Günümüzdeki en çok konuşulan eserleri Gülistan ve Bostan'dır. Moğol ve Haçlılarla yapılan savaşlara katılmıştır. Haçlılara esir düşmüştür. On dört defa hacca gitmiştir. Bütün şiirlerinde Sadi mahlasına rastlanmaktadır.
Share
MUHAMMEDİYE
BİLİNEN EN ESKİ NÜSHALARDAN TARİH EBCET HESABI İLE YAPILMIŞTIR. 24X32 cm 450 SAYFA
Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin (ö. 855/1451) Osmanlı dinî-tasavvufî kültürünün oluşmasına katkıda bulunan manzum eseri.
Share
Tuhfe-i Halîliyye- İsmail Hakkı Bursevi
İsmail Hakkı Bursevi , Ölçü 14/20 , 116 sayfa
-İman esaslarını inceleyen bir kitap.
-Celvetiyye tarikatının Anadolu’daki en önemli temsilcilerinden İsmail Hakkı Bursevî yüzden fazla eser sahibi hezarfen bir âlim, şarih, müfessir, şair ve bestekârdır. Bursevî hazretleri tefsir, hadis, tasavvuf ve meani gibi birçok ilim dalında eser kaleme almıştır ve tasavvufî neşve, özellikle de Ekberî renk, eserlerinin neredeyse tamamında merkezî bir rol oynamaktadır. Bursevî hazretlerinin metinlerine baktığımızda Mevlana Celaleddin Rumî, Sadreddin Konevî, Üftâde ve Aziz Mahmud Hüdayî gibi birçok tasavvuf büyüğünün yanı sıra onu en çok etkileyen ismin İbnü’l-Arabî olduğu açıkça görülmektedir.
Share
el-Mısbâh ale’l-avâmili’l-mie el yazma eser
350 SAYFA 14X20 ÖLÇÜSÜNDE
Burhaneddin Ebu’l-Mekârim Nâsır b. Abdüsseyyid el-Mutarrizî (610/1213)
Share
Şerhül-Vikaye ve maahu Müntehan-Nukaye ala Şerhil-Vikaye / Salah Muhammed Ebül-Hac - شرح الوقاية ومعه منتهى النقاية على شرح الوقاية
12X16 ÖLÇÜSÜNDE 450 SAYFA
çok eski ve nadirdir.
İzzeddin Abdüllatîf b. Abdülazîz b. Emineddin İbn Melek - عزالدين عبداللطيف بن عبدالعزيز بن أمين الدين ابن ملك
Share
İmadü'l İslam
24X32 ÖLÇÜSÜNDE 608 SAYFA
Mevlana Abdülaziz Farisi tarafından Farsça olarak yazılmış olan Umdetü'l-İslam - İslam'ın Temeli» adlı kitaptır.
Share
KURAN-I KERİM-Mehmed hilmi bin hacı mustafa
626 SAYFA -20X13 ÖLÇÜSÜNDE
Mehmed Hilmi b. el-Hacı Mustafa el-Vecdî´nin hattıyla KUR´ÂN-I KERÎM
Share
KİTAB I KIRŞEHİR-İL Fİ YIL DIRAC FIKIH VE FERAİZ
YUSUF BİN AHMED
Çok kapsamlı fıkıh ve akaid kitabı olup ful haşiyelidir.
Share
İsagoci şerhi Fenarî ve kenarında hâşiyesi -Kul Ahmed
Esîrüddin Ebherî’nin (ö. 663/1265) Arapça kaleme aldığı, klasik mantığın konularını olabilecek en kısa ve veciz bir şekilde özetleyen, İslâm mantık tarihinin en meşhur ve yaygın eseridir; er-Risâle fi’l-Mantık veya er-Risâletü’l-Esîriyye fi’l-Mantık adıyla da anılmaktadır.
Aslında ‘Îsâgûcî’ adı, ‘Giriş’ anlamına gelen Grekçe ‘Eisagoge’ sözcüğünün Arapça harflerle telaffuzundan gelmektedir ve bazen ‘Medhal’ ile karşılansa da bu şekilde ‘Îsâgûcî’ kullanımı daha çok yaygınlık kazanmıştır. Aristoteles şarihlerinden Porphyrios’un (ö. 305), Kategoriler kitabına bir ‘giriş’ olsun diye yazdığı meşhur Eisagoge isimli kısa metni, sadece beş tümel (külliyyât-ı hams) konusunu ele alırken XIII. yüzyılda Ebherî’nin yazmış olduğu Îsâgûcî risalesi, sadece beş tümel konusunu değil ‘giriş ve başlangıç’ seviyesinde Kategoriler hariç mantığın tüm konularını kuşatmaktadır.
Ebherî, Îsâgûcî’de İbn Sînâcı mantık geleneğini takip etmektedir; temelde tasavvur-tasdik ayrımına dayanan risale, şarihler tarafından tasavvuratın ilkeleri-beş tümel; tasavvuratın maksatları-tanım; tasdikatın ilkeleri-önermeler; tasdikatın maksatları-kıyas ve kıyasın maddesi-beş sanat olmak üzere beş ana kısma-bâba bölümlenmektedir. Îsâgûcî’de beş tümel ve tanım konusundan sonra önermeler bahsi, çelişki ve düz döndürme şeklindeki hükümleriyle birlikte özetlenmiştir. Ardından kıyas, yine İbn Sinâcı iktirani-istisnâî kıyas sistemine dayanarak işlenmiş; kıyasın maddesi bağlamında öncelikle beş sanattan (sınâ‘ât-ı hams) Burhan ve burhanı oluşturan yakîniyyât türü öncüller, kısa örneklerle açıklanmış; ardından geriye kalan sanatlar Cedel, Hatâbe, Şiir ve Muğalata başlıkları altında birer cümleyle tanımlanarak risale tamamlamıştır. Îsâgûcî’de önermelerin kiplerine, ters döndürme konusuna, kipli kıyaslar (muhtalitât) ve temsil, istikra gibi istidlal türleri konularına hiç girilmemiştir.
Îsâgûcî, sehl-i mümteni denilebilecek tarzda çok başarılı bir ihtisar olduğu içindir ki sonrasında hem tedris faaliyetinin vaz geçilmez bir unsuru olmuş, Osmanlı dönemi ve genelde İslâm dünyasında medrese eğitiminin başlangıç metinlerinden biri haline gelmiş, hem de şerh ve hâşiyelerle açımlanarak kendine has büyük bir gelenek oluşturmayı başarmıştır. Böyle gelenek oluşturucu metinler içinde belki de İslâm dünyasında Îsâgûcî’den daha yaygın, kuşatıcı ve sürekliliğe sahip başka bir eser bulunmamaktadır. Îsâgûcî üzerine modern zamanlara kadar, yüzyıllara sâri bir şekilde şerh, hâşiye, hâşiyeye hâşiye, tekmile, tercüme, nazım, tertip tarzlarında tespit edilebildiğimiz kadarıyla toplam 149 çalışma yapılmış ve bu çalışmaların 56’sı doğrudan Îsâgûcî üzerine, 93’ü ise bunlarla bağlantılı olarak kaleme alınmıştır. Bu şerh-hâşiye zincirleri içinde de en meşhurları, ilk şerh sayılan Hüsâmeddin el-Kâtî (ö. 1359) şerhi ile buna Muhyiddin et-Tâlişî’nin (ö. 1480’den sonra) yazdığı hâşiye ve Molla Fenârî (ö. 1431) şerhi ile buna Kul Ahmed b. Hızır’ın (ö.1543) yazdığı hâşiyedir. Bu iki şerh-hâşiye zinciri dışında Zekeriyya el-Ensârî’nin (ö. 1520) el-Matla‘ isimli şerhi, Ahdarî’nin (ö. 1575) manzum Süllem şerhi, Mağnisâvî’nin (ö. 1807) Muğni’t-Tullâb şerhi ve Mehmed Emin Şirvânî’nin (ö. 1627) Molla Fenarî şerhinin girişine yazmış olduğu ve Cihet-i Vahde risale geleneğini başlatan şerh çalışması öne çıkmaktadır.
Share
NEBERİL HÜRÜF-TASVİRLERLE BİRLİKTE
Günümüze tek nüshası ulaştığı bilinen Kitâbu’l-Hurûf’un ilmî neşri Muhsin Mehdi tarafından yapılmıştır (Beyrut 1970). Eser ismindeki “hurûf” kelimesi, Arapçada edat anlamına gelen “harf” kelimesinin çoğulu olup “keyfe” (nitelik), “kem” (nicelik), “metâ” (zamanda oluş) ve “eyne” (mekânda oluş) gibi kategori isimleri olarak kullanılan edatları ifade eder. Dolayısıyla kitap adını bilhassa kategorilerin incelendiği birinci bölümden alır.
Kitâbu’l-Hurûf, iki ana bölümden oluşur. Birinci bölümde Fârâbî, Fî ağrâzî’l-Hakîm’de metafiziğin konusunun mutlak varlık olduğunu belirtir. Dolayısıyla Kitâbu’l-Hurûf’un ilk bölümü, bir yandan metafiziğin konusunun kavramsal açıklamasının yapıldığı, diğer yandan da varlık anlamının farklı bulunuşlarının ve kiplerinin incelendiği bölümdür. Bölümün iki temel sorusu vardır. Birincisi şudur: Var olmak ne anlama gelir? Bu bağlamda Fârâbî, mevcûd ve vücûd kelimelerinin Arapçada hangi anlamlarda kullanıldığını ve felsefî anlamları kazanma sürecini özetledikten sonra felsefî bir mesele olarak varlık yüklemini tartışır. Fârâbî, Kitâbu’l-Hurûf’ta mevcûdun üç anlamı olduğu sonucuna ulaşır: (i) Kategori, (ii) Doğru (zihinde bulunup dış dünyaya örtüşen önerme), (iii) Şeyin (zihinde tasavvur edilip edilmediğinden bağımsız olarak) zihin dışında bir mahiyete sahip olması. Fârâbî’nin Kitâbu’l-Hurûf’ta mevcûda ilişkin tahlillerinin düşünce tarihi bakımından en önemli yönlerinden biri, hem yoktan yaratma görüşüne hem de panteizme yönelik eleştiriler içermesidir.
Share
Muhtasaru'l-Menar Fi-İlmi'l-Üsul
Menar fi ilmi'l-usul / Ebu'l-Berekat Abdullah b. Ahmed en-Nesefi.
Share
Kuduri-i Şerif
Ebu'l-Hasan Ahmed el-Hemedânî el-Kudûrî Hazretlerinin Hanefî fıkhına dâir yazdığı meşhur ve mûteber bir eser olup Hanefî Mezhebi'nin temel kitaplarındandır.
Share
SAATNAME- Hibetullah İbni İbrahim
Saatnameler, zamanın nasıl belirleneceğini, zamanın özelliklerini ve hikmetlerini yedi yıldız 12 burca dayalı olarak anlatan eserlerdir.
Share